Geleceğin Tehlikesi: Kuraklık

Toplumsal olaylara sağır ve kör birisi değilseniz karşı karşıya olduğumuz kuraklık riskinin farkındasınızdır diye düşünüyorum. Kuraklık, sonuçları düşünüldüğünde hem günümüzde hem de gelecekte insanlığı tehdit eden en önemli küresel ve bölgesel çevre sorunlarının başında gelmektedir.[1] Birçok afet konusunda kolektif bilinç oluşmaya, deprem gibi olası afetler hakkında farkındalık oluşmaya başlansa da kuraklık afetinin sonuçları hakkında yeterli bilgiye sahip olmamamızdan dolayı giderek büyüyen bir tehlike söz konusu. Geçtiğimiz günlerde NASA Ulusal Kuraklık Azaltma Merkezi ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü Türkiye’nin yüzde 80’inden fazla alanının ‘olağanüstü şiddetli kurak ve şiddetli kurak’ olduğunu açıkladı.[2] Kuraklık birçok hayvanın ve bitkinin hayatını tehdit etmesinin yanında insan sağlığı ve ekonomimiz için de önemli bir sorun teşkil ediyor.

Temiz su ve temel gıda malzemeleri gibi başlıca insan ihtiyaçlarına ulaşamayan ülkeleri düşününce aklımıza hep Afrika gelir. Afrika, kuraklık kaynaklı su kaynaklarının azalması, tarım arazilerinin harap olması, üretimin durması, gıda maddelerinin tükenmesi, gıda ve yakıt fiyatlarının artması gibi sorunlarla çok uzun zamandır baş etmeye çalışıyor. Kuraklık ve beraberinde getirdiği sorunlar bunlarla sınırlı kalmayıp ülkelerin iç savaşa sürüklenmesine de neden oluyor. Günümüzde Afrika Boynuzu olarak tarif edilen Cibuti, Eritre, Tanzanya, Uganda, Etiyopya, Kenya, Somali ve Güney Sudan gibi ülkeler kuraklık afetine maruz kalıyor. Birleşmiş Milletler bu ülkelerdeki kuraklık kaynaklı kıtlık sorununu söyle açıklıyor: 

“En az beş evden bir tanesi aşırı erzak eksikliği yaşıyorsa ya da nüfusun üçte biri şiddetli eksik beslenmeden muzdaripse o zaman kıtlık var demektir.”

Tek bir insanın bile kaynakların israf edildiği bu dönemde açlıkla sınanması bile kabul edilemezken 1980 ile 1990 yılları arasında Etiyopya’da dünyanın gördüğü en acı kıtlık hadisesi yaşandı. Bu kıtlık boyunca yaşamını kaybeden insan sayısının 600,000 ile bir milyon arasında olduğu düşünülmekte.[3] 2000’li yıllarda ise Somali büyük bir açlık krizi yaşadı. Kişi başına düşen gelire oranla dünyada en çok insani yardım yapan ülkelerin başında gelen Türkiye, Somali açlık krizinde elinden gelen yardımları yaptı ve yapmaya devam ediyor. “İnsan ızdırabının dindirilmesi ve insan onurunun korunması” amacıyla yola çıkan insani yardım kuruluşları büyük bir özveriyle hareket etmesine rağmen bizim yardıma muhtaç kalmadan bu sorunların önüne geçebilmemiz için bazı önlemler almamız gerekmektedir. 

Toplumumuzda maalesef ki kuraklık ve kıtlık kavramlarının geçici olduğu, bir tarım ülkesi olan Türkiye’nin asla açlık gibi bir sorunla karşılaşmayacağını düşünenler mevcut. Bu düşüncenin doğru olmadığını anlamak için Kızılay arşivlerine biraz göz gerdirmek yeterli. Yayınlar içinde birçok açlık ve kıtlık hadisesiyle karşılaşmak mümkün. “Kızılay Arşivi Belgelerinde Afetler” isimli eserde “1935 yılında Anadolu’da hüküm süren kuraklık nedeniyle Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti tarafından Kızılay’a tahsis edilen bin ton buğdayın Samsun, Sivas, Sinop, Tokat, Kastamonu, Zonguldak, İçel, Bolu ve Eskişehir bölgelerinde muhtaç durumdaki hasta, kimsesiz çocuk, kadın ve ihtiyarlara dağıtılması” sürecini belgelerle anlatan bir rapora denk geldim.

Raporda hem insani yardıma ihtiyaç duyan kesimin (çocuk, hasta, kadın, yaşlı) doğru bir şekilde belirlenmiş olması hem de dağıtılan buğdayların sadece yenilmesi amacıyla dağıtılmış olması, devletin daha fazla buğday dağıtacak güce sahip olamaması beni çok etkiledi. Tahıl ambarı olarak bilinen bir ülkede kendi vatanımızda bu tarz olayların yaşandığını bilmenin kuraklık ve kıtlık konusunda daha bilinçli olmamızı sağlayacağını düşünüyorum. Su ve gıda israfının önüne geçebilmek ve kaynakların doğru şekilde kullanılabilmesi için hepimizin yapabileceği bir şeyler mevcut. 

Bireysel olarak neler yapabileceğinizi öğrenmek için GZT’nin hazırladığı su tasarruf listelerine bakabilirsiniz.


https://www.gzt.com/infografik/jurnalist/su-tasarruf-listesi-2-2266

Kızılay Arşiv: http://kizilaytarih.org/yayinlar.html

[1] Türkeş M., (2012), Kuraklık, Çölleşme Ve Birleşmiş Milletler Çölleşme İle Savaşım Sözleşmesi’nin Ayrıntılı Bir Çözümlemesi, Marmara Avrupa Araştırmaları Dergisi, 20(1), 7-55.

[2] https://www.cnnturk.com/turkiye/nasa-turkiyenin-kuraklik-haritasini-yayimladi

[3] https://afrikablteni.wordpress.com/2015/11/12/dogu-afrikada-kitligin-tarihi-etiyopya-ve-somali/